Keşke bisiklete binip ‘nebiz’ içselerdi..
09 AĞUSTOS 2006
Haberi bütün gazeteler verdi. Ben özellikle Yeni Şafak’tan okudum. İçinde başta Hayreddin Karaman, Dücane Cündioğlu gibi son derece kıymetli yazarların bulunduğu gazetenin bu traji-komik dilemmadan nasıl çıkacağını merak ettim.
Yaman çelişki şu: Suudi Kralı Abdullah Efendi Hazretleri, bir yandan İslam’ın simgesi haline gelmiş bir ülkeye hükmediyor, öte yandan etrafta İslam’ın haram saydığı ‘israf’ın şahı gibi dolaşıyor..
Bakın haber nasıl verildi Yeni Şafak’ta: “Suudi Kralı Abdullah için Çırağan Sarayı’nın 11’i suit 150 odası tutuldu. 170 limuzin kiralandı. Boğaza nazır 513 metre karelik Grand Sultan Suiti Kral için hazırlanırken, odalardaki alkollü içecekler kaldırıldı..”
Yani dört karısı 400’e yakın akrabası ve 17 uçağı ile teşrif eden Kral Abdullah Efendi bir haramı mübah, kendisini de mazur görürken bir başka haramdan da kaçınmış.. Tut kelin perçeminden.. Ama Allah’ı var adam yine de müslümanca davranıp içki sokmamış mekânına. Aferin.. Çırağan Palas’ın yüz metre yakınına köpek de yaklaştırmamışlardır. Bunlarda ‘kelp’ mekruhtur ya..
Keşke suitleri fıçı fıçı nebiz’le* doldursalardı da İstanbul sokaklarında bisikletle dolaşsalardı..
Ülke markası işte böyle bozuk para yapılır. Bizimkilerin Kral’dan öğrenecekleri çok şey var! Neyin nasıl yapılacağı, neyin nasıl yapılmayacağı konusunda..
Nebiz: İslam hukukunda haram olup olmadığı tartışmalı; kuru üzüm, hurma, bal, arpa, buğday vb. şeylerden -suda bekletilerek- elde edilen bir içki çeşidi. Sarhoş etsin veya etmesin aynı adla anılır.
Fanfinfon isimlere ne gerek var?
Vatan Gazetesi’ndeki dünkü yazısını Ebru Drew şöyle bitirmiş: “Tabii bu durumu bir bilene sormak gerek. (Ali) Saydam Hoca ne der ki buna?..”
Teveccüh göstermişler. Ortalanan her topa kafa atmayız, ama bu pas hayli kışkırtıcı. Ayrıca, Ebru Hanım’ı kıracak halimiz de yok.
Konu şu: Yedigün, yeni bir içecek çıkarmış. Adı: Mojo! (Markası değil, adı..) Bu arada gençlerin uğrak yeri olan Mojo Bar diye de bir yer varmış.
Rock gençliği bu işe biraz bozulmuş. Ebru Hanım diyor ki,“Reklamları görünce içimden Yedigün içmek değil de Mojo Bar'a gitmek geliyor. (Algıda seçicilik mi?)..”
Yedigün Ürün Müdürü Ayça Mutluer ise yeni ürünün adını savunuyormuş: “Gazlı içecekler kategorisinde bu adla başka bir ürün olmadığı için problem çıkmadı. Logomuzu da 4 ayda hazırladık. Mojo Barla benzerlik olduğunu sanmıyoruz. Zaten ürünümüzü de Yedigün Mojo olarak sunuyoruz.”
Ebru Hanım yine de hatalı bir iletişim stratejisi kokusu alıyor.. Bizce de haklı..
Ürünlere ad vermek kolay iş değil. Avrupa’da salt bu işte uzmanlaşmış ajanslar var. Ulusal ya da uluslararası boyutta çakılmamak için bu ajanslara yüzbinlerce dolar ödeniyor. Yani bu, “Ben her işi yaparım abi” ajanslarına bırakılmayacak kadar ciddi. Mitsubishi’nin Pajero ile İspanya’da yaşadığı sorunlar akıllardadır..
Ürün adının başka bir yer adını çağrıştırması bir yana, Yedigün gibi köküne kadar Türk bir isme sahip olma avantajına sahip bir kuruluşun, Mojo gibi ‘fanfinfon’ bir isme itibar etmesini anlamak daha zor geliyor bana.. Hele şu sıralar ulusalcılık, baskın akım haline gelmişken..
Gelibolu’ya uğramadan geçmeyin
Her yıl olduğu gibi bu yıl da uzatılmış yaz tatili için Bozcaada’nın yolunu tuttuk. 8 odalı Ada Bacchus Oteli’nin Habbeli koyuna bakan nefis tesisinde yer bulmak deveye hendek atlatmaktan güç. 6 ay önceden haber verip çok şükür hallettik işi. Hiç tarzım değildir. Bu tür kararlar bizde iki gün önce verilirdi aslında. 40 yıldır İsviçre’de yaşayan ağabeyim de ‘organize kaos!’ diye dalga geçerdi benimle. İşi kıştan organize etmeme inanmakta güçlük çekti.
Tatil dediysek, ilk göz ağrımız Algılama Yönetimi’nden sonra ikinci kitabımızın son bölümünü bu arada bitirmeyi hedefliyoruz. Adı: Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir? Her ne kadar duyanlar genellikle birinci kısmıyla ilgilenseler de, biz tecrübemizden yola çıkarak daha çok ‘customer’ (müşteri), ‘client’ (özel müşteri) arasındaki farkı anlatmaya çalışacağız..
Bozacaada aynı güzellikte. Deniz, serin ve tertemiz. Eylül’de Bağ Bozumu Festivali için şimdiden her şey hazır.. Esas büyük değişiklik Gelibolu’da.. Bozcaada Belediye Başkanı Mustafa Mutay, Gelibolu Belediye Başkanı Cihat Bingöl’ü alıp Ada Bacchus’e gelmiş. Gelibolu’yu konuştuk.. Özellikle de 2. Kolordu ve Opet ile birlikte Belediye’nin katılımıyla hayata geçirdikleri projelerini.. Çevredeki köylerin bütün çehresi değişiyor: Güllüce, Adil Han, Değirmen Düzü, Tayfur, Bigalı, Küçük Anafarta, Kilitbahir.. 2 Kolordu’nun “Toplumsal Gelişime Destek Faaliyeti – Köy Destek Uygulaması” programı çerçevesinde yürütülen çalışmalara paralel Opet’in “Tarihe Saygı” adını verdiği sosyal sorumluluk projesi, heykeli dikilecek PR projeleri olarak ortaya çıkmış.. Mutlaka uğrayın. Gözlerinize inanamayacaksınız..
Yaman çelişki şu: Suudi Kralı Abdullah Efendi Hazretleri, bir yandan İslam’ın simgesi haline gelmiş bir ülkeye hükmediyor, öte yandan etrafta İslam’ın haram saydığı ‘israf’ın şahı gibi dolaşıyor..
Bakın haber nasıl verildi Yeni Şafak’ta: “Suudi Kralı Abdullah için Çırağan Sarayı’nın 11’i suit 150 odası tutuldu. 170 limuzin kiralandı. Boğaza nazır 513 metre karelik Grand Sultan Suiti Kral için hazırlanırken, odalardaki alkollü içecekler kaldırıldı..”
Yani dört karısı 400’e yakın akrabası ve 17 uçağı ile teşrif eden Kral Abdullah Efendi bir haramı mübah, kendisini de mazur görürken bir başka haramdan da kaçınmış.. Tut kelin perçeminden.. Ama Allah’ı var adam yine de müslümanca davranıp içki sokmamış mekânına. Aferin.. Çırağan Palas’ın yüz metre yakınına köpek de yaklaştırmamışlardır. Bunlarda ‘kelp’ mekruhtur ya..
Keşke suitleri fıçı fıçı nebiz’le* doldursalardı da İstanbul sokaklarında bisikletle dolaşsalardı..
Ülke markası işte böyle bozuk para yapılır. Bizimkilerin Kral’dan öğrenecekleri çok şey var! Neyin nasıl yapılacağı, neyin nasıl yapılmayacağı konusunda..
Nebiz: İslam hukukunda haram olup olmadığı tartışmalı; kuru üzüm, hurma, bal, arpa, buğday vb. şeylerden -suda bekletilerek- elde edilen bir içki çeşidi. Sarhoş etsin veya etmesin aynı adla anılır.
Fanfinfon isimlere ne gerek var?
Vatan Gazetesi’ndeki dünkü yazısını Ebru Drew şöyle bitirmiş: “Tabii bu durumu bir bilene sormak gerek. (Ali) Saydam Hoca ne der ki buna?..”
Teveccüh göstermişler. Ortalanan her topa kafa atmayız, ama bu pas hayli kışkırtıcı. Ayrıca, Ebru Hanım’ı kıracak halimiz de yok.
Konu şu: Yedigün, yeni bir içecek çıkarmış. Adı: Mojo! (Markası değil, adı..) Bu arada gençlerin uğrak yeri olan Mojo Bar diye de bir yer varmış.
Rock gençliği bu işe biraz bozulmuş. Ebru Hanım diyor ki,“Reklamları görünce içimden Yedigün içmek değil de Mojo Bar'a gitmek geliyor. (Algıda seçicilik mi?)..”
Yedigün Ürün Müdürü Ayça Mutluer ise yeni ürünün adını savunuyormuş: “Gazlı içecekler kategorisinde bu adla başka bir ürün olmadığı için problem çıkmadı. Logomuzu da 4 ayda hazırladık. Mojo Barla benzerlik olduğunu sanmıyoruz. Zaten ürünümüzü de Yedigün Mojo olarak sunuyoruz.”
Ebru Hanım yine de hatalı bir iletişim stratejisi kokusu alıyor.. Bizce de haklı..
Ürünlere ad vermek kolay iş değil. Avrupa’da salt bu işte uzmanlaşmış ajanslar var. Ulusal ya da uluslararası boyutta çakılmamak için bu ajanslara yüzbinlerce dolar ödeniyor. Yani bu, “Ben her işi yaparım abi” ajanslarına bırakılmayacak kadar ciddi. Mitsubishi’nin Pajero ile İspanya’da yaşadığı sorunlar akıllardadır..
Ürün adının başka bir yer adını çağrıştırması bir yana, Yedigün gibi köküne kadar Türk bir isme sahip olma avantajına sahip bir kuruluşun, Mojo gibi ‘fanfinfon’ bir isme itibar etmesini anlamak daha zor geliyor bana.. Hele şu sıralar ulusalcılık, baskın akım haline gelmişken..
Gelibolu’ya uğramadan geçmeyin
Her yıl olduğu gibi bu yıl da uzatılmış yaz tatili için Bozcaada’nın yolunu tuttuk. 8 odalı Ada Bacchus Oteli’nin Habbeli koyuna bakan nefis tesisinde yer bulmak deveye hendek atlatmaktan güç. 6 ay önceden haber verip çok şükür hallettik işi. Hiç tarzım değildir. Bu tür kararlar bizde iki gün önce verilirdi aslında. 40 yıldır İsviçre’de yaşayan ağabeyim de ‘organize kaos!’ diye dalga geçerdi benimle. İşi kıştan organize etmeme inanmakta güçlük çekti.
Tatil dediysek, ilk göz ağrımız Algılama Yönetimi’nden sonra ikinci kitabımızın son bölümünü bu arada bitirmeyi hedefliyoruz. Adı: Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir? Her ne kadar duyanlar genellikle birinci kısmıyla ilgilenseler de, biz tecrübemizden yola çıkarak daha çok ‘customer’ (müşteri), ‘client’ (özel müşteri) arasındaki farkı anlatmaya çalışacağız..
Bozacaada aynı güzellikte. Deniz, serin ve tertemiz. Eylül’de Bağ Bozumu Festivali için şimdiden her şey hazır.. Esas büyük değişiklik Gelibolu’da.. Bozcaada Belediye Başkanı Mustafa Mutay, Gelibolu Belediye Başkanı Cihat Bingöl’ü alıp Ada Bacchus’e gelmiş. Gelibolu’yu konuştuk.. Özellikle de 2. Kolordu ve Opet ile birlikte Belediye’nin katılımıyla hayata geçirdikleri projelerini.. Çevredeki köylerin bütün çehresi değişiyor: Güllüce, Adil Han, Değirmen Düzü, Tayfur, Bigalı, Küçük Anafarta, Kilitbahir.. 2 Kolordu’nun “Toplumsal Gelişime Destek Faaliyeti – Köy Destek Uygulaması” programı çerçevesinde yürütülen çalışmalara paralel Opet’in “Tarihe Saygı” adını verdiği sosyal sorumluluk projesi, heykeli dikilecek PR projeleri olarak ortaya çıkmış.. Mutlaka uğrayın. Gözlerinize inanamayacaksınız..