Sadettin Saran bence değişmez!
23 ARALIK 2006
Şu sıra sevgili Sadettin Saran’ın yerinde olmak için bir çırpıda hayatından birkaç yılı vermeye hazır kaç tane adam vardır acaba?... Kolay mı, marka olmasa da Türkiye’nin en ünlü kadını ile berabersiniz. Tüm medyanın birinci sayfasından giriyor haberleriniz. Herkes sizi kıskanıyor, deliler gibi. Bir şan, bir şöhret, deme gitsin...
Ama Sadettin Saran’ı biraz tanıyorsam, şu sıra hiç de iyi hissetmiyordur kendini... Saran, popüler kültür dünyasında şöhret arayan biri olmadı hiçbir zaman. Genellikle medyada iki konuyla ilgili yer almayı hep tercih etti: Çok başarılı olduğu ve yılların içinde sıfırdan başlayarak kurduğu minik imparatorluğu ve Fenerbahçe... Bunlarda da öyle olur olmaz medya maydanozu halinde değil; gerçekten söyleyecek lafı olduğu zaman, ortalıkta son derece mütevazı bir medya görünürlüğü sergilemeyi tercih etti...
Ne hikmetse şu sıra görüntü, Hülya Hanım’ın peşine takılmış gidiyor şeklinde. Hülya Hanım’ın açıklamaları, birden ortaya çıkan eski sevgilinin kestiği raconlar... Oysa hiç kalemi değildir bu işler Sadettin Saran’ın. Ya da bu ara çok değişti de bizim haberimiz yok. Aşk bu... Nelere kadirdir, değil mi?..
Eğer değişmediyse, ki benim görüşüm hiçbir zaman değişemeyeceği yolunda; o zaman ya önümüzdeki dönemde bambaşka bir Hülya Avşar göreceğiz; ya da bu ilişki tarihin tozlu yaprakları arasında kaybolup gidecek...
En etkili iletişim: Kulaktan Kulağa!
Cumhurbaşkanı ya da yeni iktidar arayışlarında isimler ve oluşumlar önermek, moda oldu. Daha geçenlerde Engin Ardıç, AK Parti milletvekili Zeynep Karahan Uslu’yu cumhurbaşkanlığına önerdi. Engin Ardıç’ın gerekçeleri hiç de yabana atılır gibi değil. Kaçırdıysanız, internetten okuyun...
Sadece medyanın ve siyasetçilerin adayları var sanıyorsanız yanlıyorsunuz. Sokaktaki insanların da var. Üstelik daha naif, daha çocuksu ve beklenmedik...
Geçenlerde radyolardan birinde yaşanmış ufak çaplı bir krizden söz ettiler. Nihat Sırdar’ın Alem FM’de her sabah yayınlanan programına katılan Belediye görevlisi Murat Kazanasmaz ile ilgili. Murat bey yayına bağlanır, trafikle ilgili son durumu verir ve belki de birçok insanın güne trafik işkencesine maruz kalmadan başlamasını sağlarmış.
Bir gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden birileri, programda Belediye ile ilgili yapılan bazı eleştirileri daha fazla göğüsleyemediklerinden olacak, Murat beyi programdan çıkarmışlar.
Bunun üzerine kıyamet kopmuş. Taksiciler başta olmak üzere ‘Nihat fanları’ müthiş bir mail ve sms bombardımanı başlatmışlar.
Bu kampanya etkili olmuş ve üst düzeyden yapılan ikna, istişare ve ittifak çalışmalarıyla olay tatlıya bağlanmış; Murat bey tekrar yayına katılmaya başlamış ama dinleyenlerde eski tat yokmuş... Murat bey, büyük bir olasılıkla ekmeğinin elinden alınmaması adına eski özgür ifadeleri kullanmıyor, alışılmış tavrını sergilemiyormuş.
Ünlü yorumcuya (!) benim de arada bir takılmışlığım vardı... Sözünü sakınmayan, ilginç mizah anlayışı olan biriydi. Reklamla veya PR’la değil ama ağızdan ağıza yayılmıştı namı. Nihat Bey ve yorumları, en çok dinlenen radyo programlarında ilk 3’ten aşağıya hiç düşmemiş.
Asistanım Aslı İşliel Hanım sık sık taksiyle dolaşır. ‘Yüzyüze’ ve ‘derinlemesine’ (!) görüşme yöntemi ile başta taksiciler pek çok kişinin Nihat Bey konusundaki görüşlerini almış. Geçenlerde bir taksici “Nihat belediye başkanlığına adaylığını koysa, kafadan alır!” yorumunu yapınca, Aslı Hanım bu kez konuyu iyice derinleştirmeye karar vermiş . Bahçeşehir Üniversitesi’nde master yapıyor ya; incelediği konulardan biri de iletişimde ‘kulaktan kulağa’nın (word of mouth) önemi; al sana muhteşem bir örnek. Sen iletişim için kendini yırt, Nihat Bey alsın başını gitsin! Olacak iş mi?
Olmaz demeyin; olmaz olmaz... Nihat Bey 30 yaşında. Adaylığını koysa alır, diyenlerin sayısı giderek artıyormuş. İddia o ki; önünü tıkarlarsa daha artacakmış siyasi şansı...
Ama Sadettin Saran’ı biraz tanıyorsam, şu sıra hiç de iyi hissetmiyordur kendini... Saran, popüler kültür dünyasında şöhret arayan biri olmadı hiçbir zaman. Genellikle medyada iki konuyla ilgili yer almayı hep tercih etti: Çok başarılı olduğu ve yılların içinde sıfırdan başlayarak kurduğu minik imparatorluğu ve Fenerbahçe... Bunlarda da öyle olur olmaz medya maydanozu halinde değil; gerçekten söyleyecek lafı olduğu zaman, ortalıkta son derece mütevazı bir medya görünürlüğü sergilemeyi tercih etti...
Ne hikmetse şu sıra görüntü, Hülya Hanım’ın peşine takılmış gidiyor şeklinde. Hülya Hanım’ın açıklamaları, birden ortaya çıkan eski sevgilinin kestiği raconlar... Oysa hiç kalemi değildir bu işler Sadettin Saran’ın. Ya da bu ara çok değişti de bizim haberimiz yok. Aşk bu... Nelere kadirdir, değil mi?..
Eğer değişmediyse, ki benim görüşüm hiçbir zaman değişemeyeceği yolunda; o zaman ya önümüzdeki dönemde bambaşka bir Hülya Avşar göreceğiz; ya da bu ilişki tarihin tozlu yaprakları arasında kaybolup gidecek...
En etkili iletişim: Kulaktan Kulağa!
Cumhurbaşkanı ya da yeni iktidar arayışlarında isimler ve oluşumlar önermek, moda oldu. Daha geçenlerde Engin Ardıç, AK Parti milletvekili Zeynep Karahan Uslu’yu cumhurbaşkanlığına önerdi. Engin Ardıç’ın gerekçeleri hiç de yabana atılır gibi değil. Kaçırdıysanız, internetten okuyun...
Sadece medyanın ve siyasetçilerin adayları var sanıyorsanız yanlıyorsunuz. Sokaktaki insanların da var. Üstelik daha naif, daha çocuksu ve beklenmedik...
Geçenlerde radyolardan birinde yaşanmış ufak çaplı bir krizden söz ettiler. Nihat Sırdar’ın Alem FM’de her sabah yayınlanan programına katılan Belediye görevlisi Murat Kazanasmaz ile ilgili. Murat bey yayına bağlanır, trafikle ilgili son durumu verir ve belki de birçok insanın güne trafik işkencesine maruz kalmadan başlamasını sağlarmış.
Bir gün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden birileri, programda Belediye ile ilgili yapılan bazı eleştirileri daha fazla göğüsleyemediklerinden olacak, Murat beyi programdan çıkarmışlar.
Bunun üzerine kıyamet kopmuş. Taksiciler başta olmak üzere ‘Nihat fanları’ müthiş bir mail ve sms bombardımanı başlatmışlar.
Bu kampanya etkili olmuş ve üst düzeyden yapılan ikna, istişare ve ittifak çalışmalarıyla olay tatlıya bağlanmış; Murat bey tekrar yayına katılmaya başlamış ama dinleyenlerde eski tat yokmuş... Murat bey, büyük bir olasılıkla ekmeğinin elinden alınmaması adına eski özgür ifadeleri kullanmıyor, alışılmış tavrını sergilemiyormuş.
Ünlü yorumcuya (!) benim de arada bir takılmışlığım vardı... Sözünü sakınmayan, ilginç mizah anlayışı olan biriydi. Reklamla veya PR’la değil ama ağızdan ağıza yayılmıştı namı. Nihat Bey ve yorumları, en çok dinlenen radyo programlarında ilk 3’ten aşağıya hiç düşmemiş.
Asistanım Aslı İşliel Hanım sık sık taksiyle dolaşır. ‘Yüzyüze’ ve ‘derinlemesine’ (!) görüşme yöntemi ile başta taksiciler pek çok kişinin Nihat Bey konusundaki görüşlerini almış. Geçenlerde bir taksici “Nihat belediye başkanlığına adaylığını koysa, kafadan alır!” yorumunu yapınca, Aslı Hanım bu kez konuyu iyice derinleştirmeye karar vermiş . Bahçeşehir Üniversitesi’nde master yapıyor ya; incelediği konulardan biri de iletişimde ‘kulaktan kulağa’nın (word of mouth) önemi; al sana muhteşem bir örnek. Sen iletişim için kendini yırt, Nihat Bey alsın başını gitsin! Olacak iş mi?
Olmaz demeyin; olmaz olmaz... Nihat Bey 30 yaşında. Adaylığını koysa alır, diyenlerin sayısı giderek artıyormuş. İddia o ki; önünü tıkarlarsa daha artacakmış siyasi şansı...